İş yaparken sağa sola bağırmayı, esip gürlemeyi maharet sananlar, depremde çalışan arama kurtarma ekiplerinin dinginliğini örnek alabilir mi acaba?
İnsan severek yapmalı işini, gönlünü koymalı yaptığı işe. Tıpkı İzmir depreminde çalışan arama kurtarma ekiplerinin çalıştığı gibi.
Depremin Öğrettikleri
Başımıza gelen her büyük olayla önce sarsılıp sonra öğreniyoruz. Meğer ile başlayan cümlelerimiz geliyor peşi sıra; “meğer ben değerini bilememişim” “meğer benim yakındıklarım ne kıymetliymiş”…
İzmir depreminin öğrettiği ne çok şey var, alınacak ne çok ders var. Bunlardan bir tanesi de arama kurtarma ekiplerinin çalışmaları. Sadece görev olduğu için değil, kalben işini yapmak ne kıymetli.
Yılmadan, depremden 65 saat sonra Doğanlar Apartmanından Elif’i, 91 saat sonra Rıza Bey Apartmanından Ayda’yı çıkaranların umudu ve vaz geçmezliği ile çalışmak..
Göçük altından çıkardığı Ayda’yı şefkatle öpen kurtarma görevlisinin mutluluğuyla çalışmak..
Sonucu bilmeden, en umutsuz saatlerde bile neticeden ümit kesmeden çalışmak..
Özveriyle çalışmak..
Yüksek performansla çalışmak..
İstekle çalışmak..
Yakınmadan çalışmak..
Kurtarma ekipleri ölüm gördüler, ceset çıkardılar, çabaladıkları halde kurtaramadıkları oldu, uğraşıp uğraşıp ulaşamadıkları oldu, gözlerinin önünde can verenleri gördüler. Buna rağmen örnek alınası bir çalışma disiplini ve şevkiyle çalıştılar.
Sağ olun, var olun. Tüm çalışmalarınız ve enkaz altından çıkardığınız kardeşlerimiz için minnettarız..
İş Hayatı Yakınmaları
“Stresli ve yoğun çalışma temposu altında hemen motivasyonum düşüyor” diyenler ne dersiniz, bu arkadaşlarımızın motivasyonları bize örnek olabilir mi?
Asık suratlı ruhsuz İK’lar, bu arkadaşlarımızın gönlünü koyarak çalışmalarını, güler yüzlülüğünü örnek alabilir miyiz?
İş yaparken sağa sola bağırmayı, esip gürlemeyi maharet sananlar, bu arkadaşlarımızın dinginliğini örnek alabilir miyiz?
Kolayca vaz geçenler, hemen pes edenler, bu arkadaşlarımızın sonuna kadar vaz geçmeden çalışmalarını örnek alabilir miyiz?
İşini sevmeli insan gönlüyle çalışmalı, sonucu ön göremese de, ucunda büyük kayıplar ve üzüntüler de olsa. İstediğini elde edemese de günün sonunda elini vicdanına koyduğunda “kendimden razı geliyorum, elimden gelenin en iyisini yaptım” diyebilmeli insan. Bundan ala ödül olur mu?
“İşinizi iyi yapmanız maaşınızın karşılığı değildir, karakterinizin yansımasıdır” diyor ya hani Nevzat Tarhan, ne de doğru söylüyor.