Her Zorlukta Gizlenen Hazineyi Bulabilmek - II

Prof. Dr. Ozan Bahar ile “Zorluk” kavramı üzerine yapılan röportajın ikinci bölümü.

Türkiye'nin ilk bedensel engelli dekanı Prof. Dr. Ozan Bahar.

- O zaman bir zorlukla karşılaştığımızda hangi açıdan baktığımızın farkında olmak gerekiyor değil mi? Bu bir fırsat mı, yoksa ceza mı? Çok zor ama “Neden ben” yerine “İyi ki ben” diyebilmek gerektiğini vurguluyorsunuz sanırım.

Tasavvufta ”lütfu da kahrı da bir bilmek gerek” denir. Maneviyatı yüksek insanlar için “Bir gemi dolu altın bulsa sevinmez, bir gemi dolu altın kaybetse üzülmez” denir. İnsanı Allah’a yaklaştıran, yaşarken olumsuzmuş gibi görünen her şey bir lütuftur. İnsanı Allah’tan uzaklaştıran her şey bir kahırdır. Olumlu da olumsuz da olsa gelene “Eyvallah” diyebilmek önemli.

- Bu anlattıklarınız Hafızı Şirazi’nin gönüllere ferahlık veren “Gam Yeme” şiirini hatırlattı bana. Siz de şiirdeki gibi hayatımızda tufanlar, kasırgalar da olsa gam çekmemek gerektiğini düşünüyorsunuz sanırım.

Tabii. Bana bazen yakın çevremdekiler “Sen hiç kızmıyor musun? Sinirlenmiyor musun?” diye soruyorlar. Hamdolsun Allah’ın keremiyle o noktaları geçtim. Çünkü kime kızayım? Her şeydeki, her zerredeki Allah. Bizlere olayları ve insanları vereceği imtihan veya güzellikler için aracı kılıyor. Olanda hayır vardır hep. Zorluklar kimilerini ezip geçerken, kimilerine dokunmuyor bile. Nietzsche’nin dediği gibi “Öldürmeyen her acı sizi kuvvetlendirir.”

- Bu noktaya gelebilmek ne güzel. Simurg’un hikayesindeki gibi asıl mesele zorluklara rağmen zorluklarla birlikte yolda olmak.

Zorluğun altındaki hazineyi bulmalıyız ki manevi ve maddi gelişimimizi tamamlayabilelim. Düşünün mesela ben sizi 20 yaşınızdan 70 yaşınıza getirdim. Aradaki 50 yılı hiç hatırlamayacaksınız. Evlendiğinizi, çocuklarınız, torunlarınız olduğunu hiç hatırlamayacaksınız. Bankada belli miktar milyar dolarınız var. Fethiye’de, Göcek’te yatınız, katınız daireniz var. İster misiniz? Bunu derslerimde sorduğumda “İsterim” diyen çıkmıyor. Çünkü o süreci yaşamak çok güzel.

Henry Ford’un oğlu intihar ediyor. Bıraktığı intihar mektubu çok manidar. “Baba, arzu edip alamadığım hiçbir şey olmadı. Çünkü ben istemeden sen bunları önüme koydun. Ben artık mutsuzluktan mahvoldum” diyor mektubunda. Zorluklara katlanarak yaşamı devam ettirmek insan olmanın, hayatı hayat gibi yaşamanın gerek ve yeter koşulu. Zor bir problemi çözdüğünüzde, zor bir sınavı kazandığınızda, yerleşmesi zor bir kadroya girebildiğinizde, zor bir ihaleyi aldığınızda, zor bir iş anlaşmasını yapabildiğinizde mutlu oluyorsunuz. Hayatta mutlaka inişler çıkışlar zorluklar olacak. Hayat böyle güzel. Zıt zıddıyla kaim. Ne kadar zahmet, o kadar rahmet.

- Son olarak hayatlarında zorluklar yaşayan insanlara ne tavsiyede bulunursunuz? Özellikle kendilerini çaresiz ve sıkışmış hissedenlere, “Hayatım şu an çok zor” diyenlere öneriniz olur mu?

Kitaplarımı alıp okumalarını öneririm. Ben psikolog veya sosyolog değilim. Ancak yaşadığım o kadar çok acı, göz yaşı ve kayıp var ki. Ama ben bu ateşin içinden çıktım. Nasıl olduğunu iki kitabımda da detaylı anlattım. Biliyorsunuz tekerlekli sandalyedeyim, geçen gün ayağıma çay döküldü. Felç olduğum için derim çok hassas, metabolizmam daha yavaş. Şu an tedavi görüyorum. Ayağım şişiyor. Ben de insanım sizinle konuşmadan önce moralim bozuldu, göz yaşı döktüm.

Kendi ümidini kaybeden insanlar kitaplarımı okuyarak bizim gibi insanların nasıl yol aldığını öğrenebilir. “Vazgeçme” kitabını okuduktan sonra pek çok insandan “Hocam bir kendi dert ettiklerime bir de sizin yaşadıklarınıza bakınca ben hiçbir şey yaşamamışım” cümlesini duydum.

Okuyanlar kitapların terapi gibi geldiğini söylüyor. Pandemide de gördük nefes aldığımız sürece mücadeleye devam etmek gerekiyor. Oyun içinde en zayıf yerde bile olsak oyundan çıkmamamız gerekiyor. Oyundan çıkarsak tribünden oyunu seyrederiz ve şikayet etmeye devam ederiz. Oyunda kalıp sahip olduklarımıza şükrederek yola devam etmeliyiz.

Benim ayağım çalışmıyor ama ellerim ve beynim çalışıyor. Tek başıma aracımla seyahat ediyorum, uçak yolculuğu yapıyorum. Yani kendi açımdan hala şükredecek, mutlu olacak o kadar çok şey var ki. Olay dönüp dolaşıp neye hangi açıdan baktığımıza geliyor. Budizm felsefesi “Acı kaçınılmazdır ama acıyı sürdürmek tercih meselesidir” der. Acıyı ister 1 gün, ister 1 ay, ister 1 yıl sürdürürsün. Evet acıyı yaşa, ağlaman haykırman gerekiyorsa ağla, haykır, bir yerleri yumruklaman gerekiyorsa yumrukla. Ama bunu 30 yıl, 40 yıl, 50 yıl sürdürme. Anlatmaya çalıştığım bu.

- Ozan Bey katıldığınız ve paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyorum.

Rica ederim Nurdan Hanım, fırsat tanıdığınız için ben de size teşekkür ediyorum.