Veee karşınızda UP School; yazılım alanında kariyer yapmak isteyen kadınların dört dörtlük hazırlanıp iş bulmalarına katkı sağlayan, kurumlara donanımlı adaylar kazandıran bir start up. UP School’un yaptıkları klasik bir seçme değerlendirme ve işe yerleştirmenin çok ötesinde. Adayları sadece seçmekle kalmayıp, sıkı bir eğitimden geçirerek donanımlı hale getirdikten sonra iş bulmalarına da katkı sağlıyor. UP School kurucu ortağı Mina İlköz pırıl pırıl, gencecik, çalışkan bir girişimci. Ortağı ile birlikte yaptıkları ilham verici ve alkışlanası. İlköz, yazılım alanında ilerlemek isteyen kadın adaylara yönelik olarak gerek şu ana kadar yaptıkları, sektöre kazandırdıkları, gerekse gelecek planlarını anlatırken o kadar heyecanlıydı ki, tüm anlattıklarını ben de aynı heyecanla dinledim. Kurum tarafındaysanız ve yazılımcı ihtiyacınız oluyorsa, donanımlı adaylara kolayca ulaşabilmek istiyorsanız, UP School ile irtibata geçin. Yazılım alanında ilerlemek isteyen henüz az tecrübeli kadın adaysanız, siz de UP School ile irtibata geçin. Sektörün donanımlı kadın yazılımcı kazanmasına katkı sağlayan bu girişim, meslekte cinsiyet dengesini sağlaması açısından da oldukça anlamlı. Okuyun, kendiniz de göreceksiniz.
- Merhaba Mina, hoş geldin.
Merhaba, hoş bulduk.
- Öncelikle UP School nedir?
UP School bir eğitim teknolojisi girişimi. Kadınlara kariyer odaklı eğitim programları sunuyoruz ve sonrasında teknoloji alanında işe yerleşmelerine olanak sağlıyoruz. Biraz daha detaya inecek olursam UP School yazılım alanında kariyer yapmak isteyen parlak kadınları seçiyor ve sonrasında kadınlara 3-4 aylık bir eğitim programı sunuyor. Tamamen endüstrinin ihtiyacına göre, yani bir yazılımcının hangi yetkinliklere sahip olması gerekiyorsa, bu yetkinlikleri belirleyip eğitimden geçiriyoruz. En son aşamada yani işe yerleştirmede, şirket networkümüzde öğrencilerimizin bilgilerini paylaşıyoruz ve ilgili alanda işe girmelerine fırsat veriyoruz.
- Bu fikir nasıl doğdu? Kimin aklına geldi böyle bir çalışma?
Aslında kolektif bir fikir, bir kişiden çıkmadı. İşin güzelliği de bu diye düşünüyoruz. Kurucu paydaşım Melike de ben de kadınların teknoloji sektörde az bulunduğu ortamlarda yer aldık ve yakından gözlemleme fırsatımız oldu.
- Kadınların az bulunduğu ortamlardan kastın nedir?
Ben üniversiteden mezun olduktan sonra Turkcell’de çalışmaya başladım. Turkcell’in de ‘Arıkovanı’ isimli bir kitlesel fonlama platformu var. Orada girişimciler ilk aşamada ürünlerini çıkarabilmek için halk tarafından fonlanıyor. Ben de o süreçte pek çok girişim görme fırsatı buldum. Yani hem kurumsal hayat hem girişimcilik, ikisi birleşti benim için. Bir yandan da girişimcilerin ne kadar azının kadın olduğunu ve teknoloji ekiplerinde ne kadar az kadın olduğunu fark ettim. Açıkçası üniversitede okurken bu durumun çok farkında değildim. Sonra Turkcell’den istifa edip YGA’ya (Young Guru Academy) geçtim. YGA’da lise ve üniversiteli gençlerle vakit geçiriyoruz ve şunu gözlemledim kadınların özgüvenlerinin artmasına yönelik bir ihtiyaç var. Teknik olarak yeterliler, iyi bir eğitime sahipler ama özgüvenlerini daha fazla geliştirmeye ihtiyaç var.
Ben bunları gözlemlerken Melike de kendi kariyer yolculuğunda benzer gözlemleri yapmış. Birbirimizi YGA’dan tanıyoruz, ikimiz de YGA mezunuyuz. Melike de ben de kadınların ekonomik ve sosyal anlamda yükselmesiyle ilgili heyecanlıydık ve bunu teknoloji kaldıracını kullanarak yapmak istedik. Hem anlamlı bir iş hem de bunun bir iş fırsatı olduğunu da gördük. Mart 2020 gibi çalışmalarımıza başladık, bu tarih de tam pandeminin başına denk geliyor. Pek çok şirketle ve üniversite öğrencisiyle konuştuk. Hepsinin ortak dertleri var. Üniversite öğrencileri özellikle iş bulma açısından gelecekle ilgili kaygılı. Bir tarafta üniversitelerin verdiği eğitimin öğrencileri işe hazırlamaması durumu var. Bir diğer tarafta iş yerlerinin yeni mezunları işe almak istemelerine rağmen yetkinlikleri yeterli olmadığı için işe alamamaları durumu var. İş yerleri daha çok tecrübeli adayları tercih ediyorlar. Senior yazılımcıların da Avrupa’ya göç ettiklerini hepimiz görüyoruz. Yani düşünün ki tüm şirketlerin yazılımcı yeteneğine ihtiyacı var. 2025’te 4 milyon yazılımcı ihtiyacı olacağı söyleniyor. Maalesef Türkiye’de kadınların sadece %10’u teknoloji alanında çalışıyor. Bu rakam dünyada %30’larda. Yani baktığımızda kaynaklarımızı efektif kullanmıyoruz. Yoğun bir yetenek israfı var. Biz bu ikisini buluşturabileceğimizi düşündük ve UP School böyle hayata geçti.
- Başvuru ve kabul süreciniz nasıl çalışıyor?
UP School’daki süreç üç aşamadan oluşuyor. Seçim süreci, eğitim ve yerleştirme. Seçim sürecinde üniversiteden yaklaşık üç yıl önce mezun olmuş kadınlar bizim hedef kitlemiz. Tercihen matematik, istatistik, mühendislik alanlarında olabilirler, farklı bir daldan mezun olmalarında da problem yok.
- Hiç erkek başvurusu almıyorsunuz değil mi?
Hayır, şu an erkek başvurusu almıyoruz. Öğrenciler dört aşamalı bir süreçten geçiyor; online form, İngilizce sınavı, kodlama sınavı ve mülakatlar. Yani özetle öğrencileri işe alıyormuş gibi seçiyoruz. Bugüne kadar 6000’in üzerinde başvuru aldık. Şimdiye kadar 150 kişiyi seçtik.
- Bir programda kaç kişi oluyor?
Bir programda ortalama 20-30 kişi oluyor ve katılımcılar tamamen çevrimiçi eğitim programına giriyorlar. Programın tamamen çevrim içi olmasının şöyle bir avantajı oluyor. Türkiye’nin farklı yerlerinden kadınlar programa katılabiliyorlar. Önümüzdeki yıldan itibaren dünyanın farklı bölgelerinde de yapmak istiyoruz.
Eğitim programları da iki alt programdan oluşuyor. Örneğin Android Developer kısmından bahsedeyim; bir teknik kısmı var, bir de özgüven eğitimi kısmı var. Teknik eğitimde yapmak istediğimiz şey şu; öğrenci üç ay sonra kariyerine Android Developer olarak başladığında sahip olması gereken yetkinlikleri eğitim programında kazandırmak istiyoruz. Öğrenci yeni mezundan daha fazla deneyime sahip oluyor. Şirketler ise yetişmiş bir çalışan kazanıyor, yeni mezunu eğitmek için zaman ve kaynak ayırmıyor. Yani bu anlamda tasarruf etmiş oluyor. Haftada 6-8 saatlik eğitim var. İstedikleri zaman 7/24 soru sorabilecekleri asistanlar var. Teknik anlamda böyle. Bir yandan da özgüven eğitimi var. Bu konu UP School’u ayrıştıran konulardan bir tanesi.
- Yani ‘Yeteneği bulduk, işimiz bitti, firmalara yönlendirelim’ demiyorsunuz. ‘Yeteneği bulduk, ya sonra’ deyip eğitimle destekledikten sonra kurumlara yönlendiriyorsunuz.
Aynen öyle. Biz kadınlarda şunu gördük; bu bir teknik kabiliyeti yapamama, bilememe problemi değil, çünkü öğrettiğimizi yapıyorlar. Bu bir özgüven açığı. Teknoloji dünyası daha erkek egemen bir topluluk ve kadının da biraz daha çekingen kaldığı bir ekosistem. Bizim öğrencilere özgüven eğitiminde kazandırmak istediğimiz şey kişisel farklılık, bu maalesef üniversite mezunlarında çok düşük. O yüzden geri bildirim vermek, eleştirel düşünce, problem çözme, yaratıcılık çok konuşuluyor. Yaptığımız seanslarla öğrencilere bu konularda farkındalık yaratıyoruz. Aldığımız geri bildirimler de en çok bu yönde. ‘Burada verdiğiniz eğitimler kariyerime çok kolay başlamamı sağladı’ diyor öğrencilerimiz. Teknoloji konusunda rol model kadınlar yetiştirmek sadece teknik eğitimle olmuyor. İşin bu kısmı da önemli, hatta teknik eğitimden daha önemli. O yüzden bu konuya ayrıca önem veriyoruz.
- İş yaşamında kadınlarla ilgili yapılan araştırmalar söylediklerini destekler nitelikte. İş hayatında adeta kadının sesi yok. Yine araştırmalara dayanarak biliyoruz ki ücret artışı isterken erkekler daha rahat.
Çok haklısınız. Kesinlikle öyle. Öğrencilerimiz eğitim programından mezun olduklarında şirket networkümüzde CV’lerini paylaşıyoruz. Sonrasında şirketler kendi işe alım süreçlerine göre öğrencileri değerlendiriyor. Şu an programdan mezun öğrencilerimizin %80’’i ilgili alanlarda çalışmaya başladı. Yaptığımız programları özetlemek gerekirse; Android Developer, Frontend Development, RPA gibi istihdamda potansiyeli olan alanlar. Bu yıl farklı alanlarda da programlar yapacağız.