Tıpkı unvan, iş tanımı, bölüm, firma ismi ve firma lokasyonu gibi adayın alacağı ücreti de bilmesi pek çok sıkıntıyı engeller.
Emeğe Yazık Değil mi?
Beklediğiniz aday gelmiş, mülakata giriyorsunuz. Biraz hoş beş edip buzları kırdıktan sonra başlıyorsunuz mülakata. Gayet güzel geçiyor görüşmeniz, aday beklentilerinizle doğrudan örtüşüyor. Mülakatın sonlarına doğru ücret beklentisini soruyorsunuz. Ama o da ne, aday öyle bir ücret söylüyor ki sizin firma olarak verebileceğinizin çok çok üstünde. Şirket politikası olarak adayın beklediği ücreti mümkün değil veremezsiniz. Soruyorsunuz adaya ücret beklentisinde esneyebilir mi diye. Ama aday “Hayır” diyor kesin ve net. Belirttiğinden daha aşağıda bir ücretle çalışmayacağını söylüyor.
Peki ne olacak bu durumda? Yazık değil mi boşa harcadığınız zamana ve enerjiye? Uğraşılarınıza yazık değil mi? Hani nerede kaldı verimlilik?
Aslında bu iyi senaryo. Adaya ücret beklentisini hiç sormadan ikinci veya üçüncü mülakatta adayın ücret beklentisinin çok yüksek olduğunu öğrenenler de var.
İş İlanına Yazılmalı
İş ilanlarındaki eksiklik, ilana ücret yazılmamasıdır. Adaya verilecek ücretin karar aşamasına kadar bir sır gibi saklanması ve sadece iş teklifinde açıklanması, yukarıda bahsedilen sıkıntıları da beraberinde getirir. Bu yüzden iş ilanına ücret de yazılmalı. “Ama bizde ücretler gizli. Kurum içinde kimse kimsenin ne aldığını bilmiyor” demeyin. Her kurumda çalışanlar diğerlerinin ne aldığını doğrudan olmasa da zaten tahmini olarak biliyor.
Aday maaşı bilse ne olur? Tıpkı unvan gibi, iş tanımı gibi, firma ve bölüm ismi gibi, firma lokasyonu gibi adayın alacağı ücreti de bilmesi bu tarz sıkıntıları engeller. Ücretin, yurt dışında örneklerini gördüğümüz gibi iş ilanına yazılması gerekir. İş ilanında gördüğü ücret kendi beklentisiyle örtüşmeyen aday başvuru yapmaz, dolayısıyla hem kendi zamanını hem de kurumun zamanını harcamamış olur.
Yazdıklarım ütopya gibi gelebilir, ama mümkün. Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da örneklerini gördüğümüz bu uygulama, yukarıdaki sıkıntıları gidermenin yanı sıra, kurum içindeki güveni de tesis eder.
İnsan Kaynakları alanında söz sahibi örgütlerin uygulanabilir politikalarla bu konuda öncü olması, konunun önünü açması beklentisiyle.