İşe yetişmek için kurduğumuz alarmı ertelemek, tahmin bile edemeyeceğimiz hastalık ve sağlık sorunlarına sebep oluyor.
Alarmı Ertelemek
Çalışanların uykusuzluk sorununa çözüm olarak çalışılan gün sayısını azaltmak öne sürülmüştü. Ancak bunun sadece bir öneri olarak kaldığını, Türkiye’de uygulamada pek de yer bulmadığını biliyoruz. İşe yetişmek için kendi iç saatiyle uyanan bir avuç insanı dışarıda bırakırsak, büyük çoğunluk alarmla başlıyor güne. Tabii esas mesele alarmla uyanmak değil, bir türlü uyanamamak ve alarmı sürekli ertelemek. Uzmanlar ise sabahları alarmı sürekli ertelemenin olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. 1 Ocak 2023 tarihli hurriyet.com.tr sitesinin konuyla ilgili haberi özetle şöyle:
ABD'deki Salk Enstitüsü'nde yapılan bir araştırmaya göre, alarm çalmaya başlandığında sessize almak ya da ertelemek kendimizi daha yorgun hissetmemize neden oluyor. Alarmı ertelemeyi bir alışkanlık haline getirmek ise ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Vücudumuzun biyolojik saat olarak bilinen 24 saatlik döngüsü yani 'sirkadiyen ritmi', genel sağlığımızı da şekillendiriyor. Alarm ertelemek ve bu davranışı sürekli tekrarlamak bu doğal ritmin bozulmasına neden oluyor.
Kadınlar Daha Çok Alarm Erteliyor
Independent’ta yer alan habere göre, ABD'de bu yıl yapılan başka bir araştırmada, sabahları alarmlarını sıklıkla erteleyen kişilerde görülen olumlu ve olumsuz etkiler incelendi. Indiana eyaletindeki Notre Dame Üniversitesi'nden araştırmacılar, bu amaçla 450 yetişkinin uyku alışkanlıklarını izledi.
Bilim dergisi Sleep'te yayımlanan araştırma bulguları, alarmlarını sürekli erteleyen katılımcılarda uyku bozukluklarına işaret eden belirtilerin daha fazla görüldüğünü ortaya koydu.
Kadınların erkeklere göre yüzde 50 daha fazla erteleme eğilimi gösterdiğini vurgulayan sinirbilimci Stephen Mattingly, "Katılımcıların yüzde 57'si alarmını erteliyordu. Pek çok kişi alarmını erteliyor çünkü çoğu kronik yorgunluk çekiyor" dedi.
Alarm Ertelemek Tamamen Kötü Değil
Yapılan başka bir araştırma diğerlerinden farklı olarak alarmı ertelemenin katılımcılar üzerinde olumlu etkilerinin de olabileceğine dikkat çekti. Çünkü araştırma verileri alarmını erteleyen katılımcıların daha iyi bir ruh hali içinde olma veya yataktan kalktıktan sonra daha uyanık hissetme ihtimallerinin daha yüksek olduğunu söylüyordu.
Özel bir hastanede uyku kliniği sorumlusu olarak görev yapan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, uykunun tamamen bitmediği parasempatik aktivite denilen o dinlenme ve gevşeme halinin birdenbire yıkılarak ani bir sesle veya gürültüyle uyanmanın her zaman makul veya masum olmayabileceğini söyledi. Akkoyunlu, bu şekilde uyanmanın çarpıntı, taşikardi veya ritim bozukluğuna kadar varan durumlara neden olabileceğini belirtti.
Bu konuda yapılmış başka bir çalışmada, kişinin sabah bir randevuya yetişmesi gerekliyse veya herhangi önemli bir işe geç kalması riski söz konusuysa saati kurmadığı takdirde gece boyunca uyanamama korkusu yaşadığı ve uykunun yapısında bozukluklar meydana geldiği saptandı. Çünkü böyle bir durumda uykunun derinliği azalıyor, kalitesi bozuluyor.
5 Dakika Sonra Kalkacağını Bilmek Stres Oluşturuyor
Akkoyunlu, kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte, bazı kişilerin en ufak sese tepki verip uyandığını ve uyku halinin tamamen bittiğini, bazı kişilerin ise alarmı erteleyerek biraz sonra yataktan kalkacağını bilmelerinin bile büyük bir stres oluşturduğunu ifade etti.Mecburen alarm kurulması gereken durumlarda yüksek sesle uyaran yerine yavaş yavaş artan bir zil sesinin tavsiye edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Akkoyunlu, uykunun bölünmesinin ciddi kalp hastalıkları, tansiyon hastalıkları, özellikle ritim bozukluğu, şeker hastalığı hatta bazen kalp krizleri ve beyin kanamaları gibi sorunlara neden olabileceği konusunda uyardı.
Uyku Borcunuz Kalmasın
Alarmı sürekli erteleyerek kaliteli uyku alamadığımız için bu durumun kendimizi yorgun hissetmemize neden olacağını belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ, uykuyu tam olarak alamadığımızda uyku borcu denen ve ertesi gün daha yorgun olmamıza ve daha erken uyumamıza neden olan durumu yaşadığımızı, alarm ertelendiğinde, yataktan daha geç kalkılsa dahi ertelenen uyku süresinde efektif uyku olmadığı için gün içinde yine yorgun ve uykulu olduğumuzu ifade etti.
"Gecesi gündüzüne karışan" bu insanların kronik hastalıklara davetiye çıkardığını belirtti ve bu hastalıkları sıraladı:
- Obezite
- Diyabet
- Kalp hasatlıkları
- Depresyon
- Zihinsel fonksiyonlarda azalma
- Metabolizmada azalma
- Fibromiyalji
- Kronik yorgunluk
- Daha kolay enfeksiyona yakalanma
- Erken yaşlanma
- Meme kanseri
Karadağ, son olarak bozulan sirkadiyen ritmimizi düzeltmenin yolları hakkında bilgi verdi:
- Her gün aynı saatte uyumaya çalışın.
- Uyanıklığınızı artırmak için gündüz vakti dışarıda vakit geçirin.
- Her gün minimum 20 dakika egzersiz yapın.
- Yattığınız odada ışık, TV, tablet, telefon, bilgisayar olmasın. Bu cihazlardaki mavi ışık, melatonin hormonu üretimini en fazla engelleyen durumdur.
- Yatmadan önce elektronik cihazla uğraşmak yerine kitap okumayı ve yatakta meditasyon yapmayı deneyin.
- Akşamları alkol, kafein, demli çay ve sigaradan kaçının.
- Öğleden sonra veya akşam geç saatlerde kestirmeyin.
- Yattığınız oda aşırı soğuk ya da sıcak olmasın.
- Yattığınız odada fişe takılı elektronik alet bırakmayın.
- Yatak ve yastığınız konforlu olsun.
- Enerji verici vitamin veya uyku kaçırıcı ilaçları yatmaya yakın almayın.
- Stresinizi yönetmeye çalışın.
- Akşam 19.00’dan sonra yemek yemeyi bırakın.
- Hızlı enerji veren karbonhidrat, işlenmiş gıda alımını azaltın.