Ne tuhaf değil mi, iş bulma sıkıntısının bu kadar yüksek olduğu bir ülkede işverenin çalıştıracak insan bulamaması.
İnsan Bulamıyoruz
Türkiye’nin büyük markalarından biri olan firmanın farklı şehirlerdeki iş ortakları için seri eğitimler veriyorum. Ağız birliği etmişçesine her eğitimde, her şehirde aynı sorun dile getiriliyor; çalıştıracak insan bulamıyoruz. Ne tuhaf değil mi, iş bulma sıkıntısının bu kadar yüksek olduğu bir ülkede iş yeri sahibinin çalıştıracak insan bulamaması.
İşini severek yapmak bir yana, çalıştıracak insan bulamıyor olmalarını birkaç kelime ile açıklıyorlar; işi beğenmeme ve tembellik. “Bazıları çalışıp kendi parasını kazanmaktansa, babasının cebine koyduğu 10 TL. ile kahvede gün geçirmeye razı” diyor bir arkadaşım kızgınlıkla.
“Aradığınız adaydaki kişi özelliklerini mi yüksek tutuyorsunuz acaba?” diyorum. “Hayır” diyorlar. “Süpermen aranıyor” gibi bir ilanları olmadıklarını anlatıyorlar gülerek. İşe alınan aday profilinin ortalama lise mezunu olduğunu, deneyiminin fark etmediğini, deneyimli de deneyimsiz de aldıklarını anlatıyorlar.
Fazla Yorulmayayım
“Temelde ne bekliyor adaylarınız?” diye soruyorum. “Sabah gidiş saatim, akşam dönüş saatim belli olsun, fazla yorulmayayım” beklentisi içinde olduklarını söylüyorlar. Satış sonrası hizmet sektöründe çalıştıkları için saate bağlı kalarak çalışabilmelerinin her zaman mümkün olmadığını anlatıyorlar.
“Çalışanınıza haklarını veriyor musunuz?” diye soruyorum. “Elbette” diyorlar. Her ay düzenli maaş ödemesi, öğle yemeği ve elbette sigorta yaptıklarını, fazla mesailerini ödediklerini anlatıyorlar. “Ne kadar maaş veriyorsunuz” diye soruyorum. Lise mezunu ortalama deneyimli veya deneyimsiz bir aday için hiç de fena olmayan bir ücret söylüyorlar. “Bu işi yaparak günün sonunda bir meslek sahibi olup iş öğreniyorlar, ileride isterlerse kendi iş yerlerini de açabilirler” diyor bir başka arkadaşım. “Çalışanlar öğrenmeye ne kadar istekli acaba?” diye bir soru beliriyor içimde.
“Hiç İŞKUR’a gittiniz mi? Oraya başvuranların profilini gördünüz mü?” diye soruyor bir arkadaşım. Cevabım “Hayır” oluyor. Bana oraya gidip yaşadıklarını anlatıyor; Her işi yaparım deyip hiçbir işe gönüllü olmayanları, işin ne olduğunu öğrenmeden önce çalışma saatlerini soranları, fazla mesai olduğu için işi istemeyip (fazla mesai parasını alacağı halde) işsizliği tercih edenleri anlatıyor.
7 Ağustos 2019 tarihli Hürriyet gazetesinde konuyla ilgili bir haber gözüme çarpıyor. Gazete haberine göre: “İŞKUR’un teklif ettiği işi üçüncü kez kabul etmeyenlerin bir yıl süreyle sosyal yardımı ya durdurulacak ya da azaltılacak.” Bana anlatılanlara önlem niyetiyle sanki.
Yorum sizin...
Not: Yukarıda yazdıklarımın İŞKUR vesilesiyle iş arayan tüm adayları kapsamadığını belirtmek isterim. Çalışkan, tutarlı, yetkinlikleri ve eğitimi yeterli olduğu halde iş bulamayan tüm adayları tenzih ederim.