E madem her şirketin var, madem duvarlarında koca koca yazıyor, demek ki her şirkete lazım bu vizyonla misyon.
Bazı kurumlar ne yazık ki hala bu görüşte: “E madem her şirketin var, madem duvarlarında koca koca yazıyor, çerçeveletiyorlar falan, demek ki her şirkete lazım bu vizyonla misyon.” Gerekli olduğuna bir şekilde kanaat getirilse de, gelin velakin ne kadar verimli tanımlanıyor, orası tartışılır işte.
MBÖ (Management By Öylesine) kitabında da vizyon ve misyon konularına mizahi bir dille değinilmiş. PDR Grup Başkanlığı başta olmak üzere pek çok organizasyon ve yönetim sisteminin kurucu ve başkanı olan Ali Emre’nin yazdığı MBÖ, yöneticilerin, şirketlerin aslında tüm iş profesyonellerinin iş hayatında kendileriyle yüzleşmelerini sağlayan bir kitap. Henüz okumadıysanız tavsiye ederim. Gelin MBÖ’den konuyla ilgili bir bölümü birlikte okuyalım:
MiZyon ViSyon
Konuşmacı, şimdide “her şirketin mutlaka bir misyonu ve vizyonu olması gerektiği”ni söylüyordu…
Bu konu, ilginç olduğu kadar karışıktı ve açıkçası, yıllardır bu mesele hakkında neyin doğru neyin yanlış olduğunu ne kendisi ne de şirkettekiler tam olarak anlayabilmişlerdi.
Hasan bey, bu konuya ilk el attığı zaman, çok iyi İngilizce bilen bir müdürden yabancı rakip firmaların web sayfalarına, yıllık faaliyet raporlarına bakıp onların misyon ve vizyonlarını inceleyerek, şirket için hem güzel bir misyon yazmasını, hem de şöyle iddialı bir vizyon çizmesini istemişti. Bu yazı, çizi işleri bittikten sonra bunları çerçeveletip tüm departmanlarda görünür yerlere asıp konuyu kapatmışlardı.
Ama katıldığı konferanslarda ve eğitimlerde anlatılanlara bakınca Hasan Bey, bu işin böyle oldu bittiye getirilmeyecek kadar önemli bir konu olduğunu ve üzerinde zaman ve emek harcanması gerektiğini anlamıştı. Sonunda, uzman bir yabancı şirkete danışmışlar ama gelen adamla birlikte geçirdikleri üç ayın sonunda değil adam gibi bir misyon ve vizyon belirlemek, valla kendi bildiklerini bile karıştırmışlardı.
Nasıl Yazılıyor?
Çoğu zaman da böyle olmuyor mu gerçekten; ya vizyon misyon belirleyeceğiz diye kördüğüme dönen bir çalışma yürütülüyor şirket içinde ya da “Koş Komşudan Bir Vizyon-Misyon Kap da Gel” yaklaşımıyla harekete geçen İnsan Kaynakları çarçabuk sağdan soldan topladığı bildirgelerden ortaya karışık bir şey yapıveriyor. Kendisinden önce dersine çalışmış organizasyon(lar)dan afiriklemek suretiyle yapılan ikinci yöntem zahmetsiz ve maliyetsiz. Zaten yazılmış olan bildirge(ler)i alıp biraz sağıyla soluyla oynayınca, alın size gül gibi misyon ve vizyon. Tabii o arada kimse bu yaklaşımın kuruma faydası ne, çalışanlara mesajı ne diye sormuyor.
Vizyon ve misyon belirlemenin sadece yazılı bir kaç cümle oluşturmak olmadığını, işte duygulara dokunmak gerektiğini, vizyon ve misyonun yaşayan, özümsenmesi gereken ifadeler olduğunu idrak etmek gerek. Peki sizce kaç İK tepe yöneticisi bu konuya layığınca yaklaşıyor?
Hakkını vererek vizyon ve misyon bildirgelerini oluşturmuş organizasyonları tenzih ederek diyebiliriz ki, bazı firmalarda hala, adet yerini bulsun diye yazılıyor vizyon ve misyon.
- Vizyonunu; geleceği doğru okuyup ihtiyaçları doğru saptayarak şirket temel değerleri ve hedefleri üzerine oturtan,
- Misyonunu; ulaşmak istediği sonuçları, müşteri beklentileri ve yapılması gereken etkinlikleri üzerine oturtan,
yönetimin bizzat sahip çıktığı, yazılanların kağıt üstünde kalmadığı, çalışanlar tarafından anlaşılan ve içselleştirilen vizyon ve misyonlara sahip tüm organizasyonlara selam olsun.
Kaynak: Emre A. (2010). MBÖ (Management By Öylesine), İstanbul.com: İstanbul