Kronik yorgunluk yaşam koşullarımız gereği günümüzde pek çok insanın mustarip olduğu ve çözüm bulmaya çalıştığı bir durum.
Kronik Yorgunuz
Yaşam koşullarımız gereği günümüzde pek çok insanın mustarip olduğu durum: kronik yorgunluk. Ne kadar uyusak da bir türlü dinlenmiş hissedemediğimiz, her daim halsiz ve bitkin hissettiğimiz o hal. Sadece iş hayatımızda olanlar değil, özel hayatımızda yaşadıklarımız da eklenince katmerleniyor. Kimi zaman üstlendiğimiz sorumluluklar, kimi zaman rollerimiz, kimi zaman başımıza gelenler kronik yorgunluğa yol açıyor. Tüm bunların üstüne çalışanların uykusuzlukla sınavını da koyduğunuzda tuz biber ekiyor.
Kurumsal hayat, hele hele de ofiste baskı ortamı, en büyük tetikleyicilerden. Eş olmak, ev geçindirmek, çocukların ihtiyaçlarını karşılamak, mevcut hayat standardını sürdürme çabası, yaşadığımız ilişkiler, duygusal hasarlar gibi pek çok sebep kronik yorgunluğa sebep oluyor. Amaçsız koşu haline dönmüş yaşam biçimleri de olaya tuz biber ekiyor.
Dinlenmekle Bitmiyor
30 Nisan 2017 tarihli Hürriyet İK’da yayınlanan habere göre ne yazık ki kronik yorgunluk dinlenmekle geçmiyor. Haber şöyle diyor:
“Yorgunluk fiziksel ya da zihinsel etkinlikle daha kötü olabilir, fakat dinlenmekle sona ermiyor. Şimdiye dek bilinen yöntemler ile yaşamı zorlaştıran kronik yorgunluk: “tedavi edilebilen” değil “yönetilebilen” bir durum olarak görülüyor.
Habere göre kronik yorgunluk yaşayan beş kişiden dördü kadın. Çalışan kesimde iş yaşamının yüklediği stres etkisi ile kronik yorgunluğun görülme ihtimali oldukça yüksek kabul ediliyor.
Kronik yorgunluğu yönetme önerileri içerisinde stresi azaltma, öncelikleri iyi belirleme, kafeinden, nikotinden, alkolden kaçınmak, fiziksel aktivite var. Tüm bunların yetmediği durumlarda ise uzman desteğine başvurulması öneriliyor. Tüm kronik yorgunlara duyurulur.