Yoksa İK hala noter görevi mi görüyor? Yoksa hala yönetim kararlarının içinde yok mu? Yoksa hala sadece bordro ve özlük işleri olarak mı algılanıyor?
Ülkemizde İK’nın Gelişimi
Türkiye’de eskiye göre İnsan Kaynakları kendi içerisinde çok yol kat etti. Artık konuyla ilgili nitelikli kitaplar yazılıyor, araştırmalar yapılıyor, eğitimler veriliyor, düzenlenen kongreler, zirveler, çevrim içi eğitimler İnsan Kaynakları profesyonelleri tarafından ulusal çapta ilgi görüyor.
Bundan 15-20 sene önce hiçbir üniversite bünyesinde İnsan Kaynakları bölümü yokken, şimdi ülkemizde İnsan Kaynakları lisans, yüksek lisans, doktora programları okutuluyor, sürekli eğitim merkezleri bünyelerinde sertifika programları düzenleniyor. Bu ilerleme meslek adına son derece sevindirici.
İK’ya İçeriden Bakış
Peki İnsan Kaynakları kendi içinde bu gelişimi yaşarken, kurum çalışanları ve yönetim tarafından nasıl algılanıyor? İnsan Kaynakları çalışanları iş ortağı olarak görülüyor mu? İK stratejik kararların içinde mi? Yönetsel kararlar alınırken İK da bu kararlara dahil mi? Yoksa hala noter görevi mi görüyor? Yoksa hala alınmış kararları mı uyguluyor? Yoksa hala sadece bordro ve özlük işleri olarak mı algılanıyor?
People Management dergisinin 22 Kasım 2019 tarihli yayınındaki Siobhan Palmer’ın kaleme aldığı yazı bu konu hakkında. Yazdıkları pek iç açıcı değil. Natural HR tarafından İngiltere’de 219 İK profesyoneliyle yapılan bir araştırmaya yer veren yazı, İK çalışanlarının % 22’sinin kendi fonksiyonlarına organizasyon tarafından değer verilmediğini belirtiyor.
Bu zamana kadar eğitim verdiğim firmalardan yola çıkarak İK’yı stratejik kararlara dahil eden, yönetimin gerçek bir parçası olarak gören kurum sayısının ne yazık ki azınlıkta olduğunu yazabilirim. Aleni İK çalışanının yüzüne “Siz ne iş yapıyorsunuz ki?” diyeni duydum. Çok büyük ulusal bir firmanın, müdür kadrosuna araba verirken sadece İK Müdürüne araba vermediğine şahit oldum. Yeni kurulan İK departmanına “Aramıza Hoş Geldin” diyerek sözde sevecenlikle işe alınan bir İK çalışanının, bin bir ayak oyunuyla yıldırıldığını duydum. Potansiyel gelişimi için ciddi zaman ve bütçe ayırıp gelişim programları düzenleyen İK’ya “Biz çalışalım, oh siz orada lay lay lom” diyebilen yetişkin görünümlü ergen yöneticilere şahit oldum.
İnsan Kaynakları kurum içinde yönetim kararlarının bir parçası olduğunda gerçek anlamda değerini bulmuş olur.