Teknoloji ve küreselleşme çağında bile, milyonlarca insan modern kölelik ağlarının kurbanı oluyor. Zorla çalıştırma, cinsel sömürü ve çocuk işçiliği bu sorunun en yaygın formları arasında yer alıyor.

Değişen Çalışma Şekli
Dünya genelinde gittikçe yaygınlaşan haftada 4 gün çalışma düzeni, iş ve yaşam dengesi açısından umut verici bir gelişme. Ancak bu düzen, ne yazık ki ülkemizde henüz geniş yankı bulmadı. Şu ana kadar yalnızca Aksa Akrilik haftada 4 gün çalışmaya geçti.
Günümüzde birçok kişi amaçsız koşu misali yaşamının büyük kısmını, değer yaratmayan veya tatmin sağlamayan işlerde geçiriyor. Bu durum hem bireysel mutluluğu hem de toplumsal refahı tehdit edebiliyor. Çalışanlar, uzun çalışma saatleri ve ağır iş yükleri arasında sıkışırken, özgürlük ve refah gibi temel hakların göz ardı edilmesi, modern kölelik kavramını yeniden gündeme taşıyor. Oysa biliyoruz ki iş saatleri dışında çalışmaya zorlanınca üretkenlik düşüyor. Ne yazık ki bu durum iş dünyasında hala yeterince dikkate alınmayan bir sorun.
Anadolu Ajans (aa.com.tr) 2 Aralık 2024 tarihli yayınında “Modern Kölelik” ile ilgili kapsamlı bir yazıya yer vermiş. Özetle bakalım:
Geçmişten Günümüze Kölelik
Köleliğin resmen yasaklanmasının üzerinden 200 yıldan fazla bir zaman geçmiş olsa da "modern kölelik" olgusu dünyada hala milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir insan hakları sorunu olmaya devam ediyor.
Zorla çalıştırma, borç altında bırakılma, cinsel sömürü, zorla evlendirme, insan kaçakçılığı, çocuk işçiliği ve çocuk istismarı gibi formlarla şekil bulan modern kölelik, dünyanın kronik sorunlarından biri haline geldi.
AA muhabiri, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2 Aralık'ta ilan edilen Uluslararası Köleliğin Kaldırılması Günü'ne ilişkin verileri derledi.
İnsanlık tarihi kadar eski olan kölelik, "bireyin temel hak ve hürriyetlerinden yoksun bırakılarak başkasının mülkü" durumuna getirilmesini ifade ediyor.
İngiltere ve ABD başta olmak üzere birçok ülke 19. yüzyılın başlarından itibaren köle ticaretini yasakladı. Osmanlı'da da 1847'de yayımlanan bir fermanla köle ticareti resmi olarak kaldırıldı.
"Modern Kölelik" Kavramı
Kölelik, dünyada yasal düzenlemelerle her ne kadar yasaklanmış olsa da halihazırda form değiştirerek modern kölelik tanımı ile varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Hukuken bir karşılığı olmasa da "modern kölelik" bireylerin özgürlüklerinden mahrum bırakılarak şiddet, tehdit, hile ve şantaj gibi yollarla zorla çalıştırılması, zorla evlendirilmesi veya borç altına sokularak istismar edilmesini tanımlayan bir kavram.
BM'ye bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Küresel Kölelik Endeksi ve Walk Free Foundation verileri, zorla çalıştırma ve zorla evliliğin son yıllarda arttığını ve 2021'de 10 milyon kişinin daha modern köle durumuna düştüğünü gösteriyor.
2023 yılı itibarıyla dünya genelinde 50 milyondan fazla insan "modern kölelik" koşulları altında yaşamını sürdürüyor. Bu da dünya nüfusunun yüzde 0,6'sına tekabül ediyor. Dünya genelinde zorla çalıştırılan kişi sayısı 28 milyon, zorla evlendirilen sayısı ise 22 milyonu aşmış durumda. Zorla evlendirilenlerin üçte ikisi kadın ve 15 yaş altı.
Dünya genelinde 3,3 milyon çocuk zorla çalıştırılıyor. Zorla çalıştırılan her 8 kişiden biri çocuk.
Zorla evlendirmelerin yüzde 85’ten fazlası aile içi baskı sonucu gerçekleşiyor. Bu durumun yüzde 65'i Asya-Pasifik bölgesinde yaşanıyor.
Afrika kıtasında zorla çalıştırma, zorla evlendirme, borç altında bırakılma, cinsel sömürü, insan kaçakçılığı ve çocuk istismarı gibi pek çok şekilde "modern kölelik" yaşanıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun, "Kazançlar ve Yoksulluk: Zorla Çalıştırmanın Ekonomisi" başlıklı 2024 raporuna göre, 2014 yılından bu yana zorla çalıştırma yoluyla elde edilen yasa dışı kazançta yüzde 37'lik bir artış oldu.
Modern köleliğin en yaygın görüldüğü ülkelerin başında Hindistan geliyor. Bu ülkede 11 milyonun üzerinde insan zorla çalıştırılıyor. Çin ise yaklaşık 5-6 milyon zorla çalıştırılan insan ile modern kölelikte ikinci sırada yer alıyor. Afrika kıtasında 9 milyon civarında modern köle olduğu tahmin ediliyor. Orta Doğu'da ise bu oranın 5 milyonun üzerinde olduğu belirtiliyor.