Sınırsız Olmak: Sınır Koyanlara Sınır Koymak - II

Hayatı boyunca sınırlarını zorlayan ve hala da zorlamaya devam eden Münteha Adalı ile röportajın ikinci bölümü.

İş insanı Münteha Adalı

- Kariyer yolculuğunuz Simurg’un hikayesi gibi; yolda olma hali. Neticede çok başarılı işler çıkmış ortaya ama esasen yolu yürümek anlamlı.

Onu anlamlandıran biziz aslında. "Üniversiteden mezun oldum, sonra bankada çalıştım" deyince hikaye bitiyor. Başa gelenleri hikayeleştirip anlamlandırmak ve ders çıkartmak süreci bize kalıyor.

Kimse size sınır koymuyor. Biz kendi kendimize sınır koyuyoruz. Önyargıları biz alıyoruz, utançla “El alem ne der”, “Şimdi haddime mi düştü” diyerek kendi engellerimizi oluşturuyoruz. Önemli olan kendimize ne söylediğimiz. Ben bu konuda herkesten söz hakkını aldım.

- Bunu nasıl yaptınız?

Dalga geçtim. Şimdi bir fotoğraf sergisi açacağım ve "Haddimi aşmaya devam ediyorum" dedim. Örneğin 39 Kalamış Marina Hotel’i açarken “Sen otelciliği biliyor musun” dediler. Ben de şunu dedim: “Bilmediklerinizin peşinden koşun, çünkü bilmedikleriniz yeni hikayeleriniz olacaktır.” Bildiğiniz bataklıkta debelenirsiniz, yorulursunuz, motivasyonunuzu hep yüksek tutmanız çok önemli.

Sonuçta ya vazgeçersiniz ya yenilenir başka alanlara geçersiniz. Geçmiş tecrübeleriniz bazen engeliniz olur ama bilmedikleriniz her zaman fırsatınızdır. Bunu algılamak çok önemli. Bilmediklerimizden korkuyoruz halbuki bilmemek ve öğrenmek yeni alanlar açar.

- Bilgiye sırtımızı yaslamak keyifli bir konfor alanı yaratıyor değil mi?

Bilmemek kadar güzel bir şey var mı? Bilmediklerim benim gelişim kapılarımı açacak. Denenmeyen her şey engelinizdir. Ben denemeden hiçbir şeye “Hayır biz yapamayız” demem. Denerim, sonuç elde ederim. Neden yapamadığımın veya yapabildiğimin hikayesi de çıkar. Bir öğretidir. Hayat aslında çok keyifli bir oyun değil mi? Öleceğimizi bildiğimiz bir gerçeğin içine doğuyoruz. O gerçeğe giden yolculuğu yaratanın sana verdiği gayret ve sağlıkla sen şekillendirirsin.

- TedX konuşmanızda “Her sorun çözümüyle birlikte gelir” dediniz. ‘Olanda hayır vardır’ diye mi bakarsınız yaşadıklarınıza?

“Olmuyorsa her işte bir hayır vardır tak kapıyı kapatalım” diye bakmam. Her sorun çözümüyle gelir, çözüme odaklanırsanız sorunu sorun olmaktan çıkarırsınız. Özel hayatta da dost ilişkilerinde de geçerli. Yaratanın dengesi bu bence. Sorun ve çözüm bir aradadır.

- Bir konuşmanızda “Ruh açlığı harekete geçirir” dediniz. Tam olarak ne demek istiyorsunuz?

İnsanlar para kazanmayı bedensel varlığına hizmet için yapıyor. Aslında karnınız doysa da ruhunuz açsa siz açsınız demektir. Hayatta iki türlü tokluk vardır. Bir karnı doyurmak için bir de ruhu doyurmak için çalışırsınız. İkisini birbirinden ayırdığınızda hayatta iz bırakamıyorsunuz. Arayışınızı bulduğunuzda kazancınızı ruhla birlikte başka şeylere de harcıyorsunuz. Bugünden geleceğe yatırım yapmak gerekiyor. Yatırım yapmak sadece iş dünyası ile ilgili değil. Ben kültürel ve zihinsel dönüşümün çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sosyal etki yaratmadan kapital etkinin sürdürülebilir olduğuna inanmıyorum. Kapital ve sosyal etki bir arada anlamlı ve değer yaratır, toplumları dönüştürür ve zenginleştirir.

- “Başarı toplumsal değişim ve dönüşüme hizmet ederse anlamlıdır” diyorsunuz konuşmalarınızda.

Tabii ki. Benim çok para kazanmam kime fayda sağlar; bana. Varlığımı sürdürebilmem için para kazanmam lazım ki karnımı doyurayım, barınma ve sağlık ihtiyaçlarımı gidereyim. Peki ya toplum? Ben yaratanın bu kısmeti sadece bizim bireysel ihtiyaçlarımız için verdiğini düşünmüyorum. Para güçtür, hızlı çözüme ulaştırır. Gelirimle birlikte daha kolay harcamaya başladığımda bunu fark ettim. “Bir dakika bu bir tek bana verilmedi. Benim bunu paylaşmam lazım” dedim.

Hayır yapmak bireysel bir eylemdir. Toplumsal eylem sizin sadece bir kişiye burs vermeniz veya okutmanız değil. Oradaki köklü dönüşüme nasıl hizmet ettiğinize bakmanız gerekiyor. Bireysel yardımlar, hayır, zekat hepsi önemli. Bilgi ve tecrübenin sürdürülebilir olmasına da özen gösteriyorum. Jenerasyonların bir arada yaşamasını çok kıymetli buluyorum. X, Y, Z jenerasyon hikayelerinin bir ekonomi olduğunun altını çiziyorum. Bir toplumda bütün kuşaklar bir arada yaşıyoruz. Kuşakların birbirinden nasıl faydalanabilir, bilgi ve tecrübe sürdürülebilirliği çok önemli.

- Kariyer değiştirmek isteyenlere, “Bu yaştan sonra olur mu” diyenlere ne önerirsiniz?

Ne iş yaparsanız yapın, kişisel özellikler çok önemli. Kişilerin kendilerini anlamlı güçlendirmeleri gerektiğine inanıyorum.

Aşık olmak önemli ama sizi yok edecek aşklara yelken açmamanız gerekiyor (gülüşmeler). Bir iş fikri hayat bulmayacaksa körü körüne ona inanmak, gelen geri bildirimlere kulak tıkamak doğru değil. Bence benim varsa farkım, kendimi keşfetmem. O yüzden yıllardır “Kendini keşfet” “Kendinden vazgeçme” başlıklarında konuşma yapıyorum. İnovasyon haftasında yaptığım konuşmada “En büyük inovasyon kendimi keşfetme sürecimdi” dedim. Çünkü kendimde değer yaratmadığım sürece toplumda nasıl değer yaratabilirim.

- Yani önerdiğiniz; insanların kendini fark etmesi / keşfetmesi.  Gerçekte kim olduğunu bilmek meselesi.

Evet kendilerini bilmeleri ve doğru insanlarla iletişimde olmaları ve kendilerine yalan söylememeleri lazım. Yeniden başlamak istiyorsa cesaretle başlasın, çocuğu, eşi, evi, trafiği bahane etmesin. Her şey bahanedir ama aynı zamanda her şey gerçeğimizdir. Eğer ruh hali, kişiliği buna uygun değilse kişi başkasında suç aramamalı.

- Vaz geçmeyen taş işçisi hikayesindeki gibi mutlaka mücadeleci bir ruhumuzun olması lazım değil mi?

Kesinlikle. Burada sizinle röportaja gelene kadar bir sürü badire atlattım. Herkeste değer yaratmaya çok önem veriyorum. Doğum günümde gelen mesajların ortak mesajı “Başkalarının hayatlarını değiştiren kadın” idi. Bu benim için çok önemli. Ben biriyle karşılaştığımda kibarlık olsun diye gerçeği söylememekten hiç imtina etmedim. Espriyle bana koçluk konularında soru geldiğinde “Ben yaratandan onaylı koçum diyorum (gülüşmeler). İnsandan ve halden anlamak sizi zenginleştiriyor. Sadece sizin her anlamda zengin olmanız yalnızlıktır ama herkesle birlikte zenginleşirseniz (kültürel ve entelektüel anlamda) çok daha güçlü bir networkünüz oluyor, çok daha sağlam dostluklarınız oluyor, çok daha değişime yönelik hareketler ortaya çıkıyor.

- Açıklamalarınız çok kıymetli. Zaman ayırdığınız, görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. İyi ki katıldınız.

Rica ederim, ne demek. Siz de iyi ki geldiniz.