Türkiye’deki artan yetenek açığı artık mühendisten çok teknisyene ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Yetenek Açığı
Yapılan araştırmaların ön görülerine göre yetenek açığı 2024’te yüzde 76’ya çıkacak. Tüm kurumların iş stratejilerini oluştururken bu gerçeği de göz önüne almaları gerekir. Öyle bir dönemdeyiz ki çoğu zaman inşaat işçileri beyaz yakalılardan çok kazanıyor. Özellikle mavi yakada baş gösteren nitelikli çalışan kıtlığı, önlem alınmazsa ilerleyen dönemde kurumların başını ciddi anlamda sıkıntıya sokacak gibi duruyor.
İçinde bulunduğumuz dönemde kurumların çalışan refahını, bağlılığını artırmaya yönelik çalışmalara öncelik vermesi önemli. Bu konuda örnek teşkil eden, güzel uygulamaları hatırlayalım. STFA holding şirketi Sif’in çalışan bağlılığı yolculuğu da bu konuda gösterilebilecek örneklerden.
Türkiye’nin dünya ortalamasının üzerindeki yetenek açığı ile ilgili durumuna 24.02.2024 tarihli bbc.com haberiyle bakalım.
30 yaşındaki robot programcısı Göker Akgün, son yıllarda Türkiye’den göç eden nitelikli işçilerden sadece biri. Akgün, iyi programcıların her zaman iş dünyasında arandığını ancak “ekonomik ve psikolojik olarak yeterli değer verilmediğini” söylüyor.
Nitelikli işçileri ülkelerine çekmek isteyen devletler, günümüzde küresel bir yarışa girdi. Nedeni ise işin çok, yetenekli insanın az olması.
Yapılan araştırmalar da iş dünyasında yetenek açığının her geçen yıl arttığını gösteriyor. Bu da işverenleri ve ülke ekonomilerini tedirgin ediyor.
ManpowerGroup Yetenek Açığı Raporu’na göre, dünya genelinde her 4 şirketten 3’ü yetenek açığı yaşıyor.
Peki yetenek ve yetenek açığı nedir?
Diploma Tek Başına Yeterli Değil
Sözlükler, 'yetenek' kelimesini, “bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği; kabiliyet” olarak tanımlıyor. Ancak BBC Türkçe’ye konuşan Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Berlin Temsilcisi Alper Üçok, bu tanımın içeriğinin de her geçen yıl değiştiğini söylüyor. Geçmişte sadece “mesleki eğitime sahip olması ya da çıraklık eğitiminin bulunmasının” yetenek için yeterli olduğunu belirten Üçok, günümüzde bunun yeterli olmadığını söylüyor.
ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı da benzer görüşü paylaşıyor. Artık “dijital kasların güçlü olması gerektiğine” ve bu noktada “insan-makine” ilişkilerine dikkat çeken Narlı, diplomaların da tek başına yeterli olmadığını vurguluyor.
BBC Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Narlı, “iyi bir cerrahın tıbbi bilgisinin yanı sıra ilgili otomasyonu kullanabilecek, cihazları yönetebilecek bilginin” de olması gerektiğini örnek veriyor.
Türkiye’de ve Dünyada Yetenek Açığı
2006 yılından bu yana küresel çapta “Yetenek Açığı Raporu” hazırlayan ManpowerGroup verilerine göre, geçen yıl yetenek açığı oranı yüzde 77 ile 17 yılın en yüksek seviyesindeydi. 2024 yılı yetenek açığı beklentisine göre ise kısmi bir düşüşle küresel çapta yüzde 75 olması bekleniyor. Küresel bazda 2 puanlık bir düşüş var. Ancak Türkiye’nin yetenek açığı artmaya devam ediyor.
Geçen yıl 41 ülke içerisinde 34. sırada ve küresel ortalamanın altında yer alan Türkiye’nin, bu sene küresel ortalamanın üzerine çıkarak 22. sırada yer alması bekleniyor.
Türkiye’deki sektörel yetenek açığı beklentilerine bakıldığında ise, yüzde 78 ile taşımacılık, lojistik ve otomotiv; tüketim ürünleri ve hizmetleri ile; sağlık ve yaşam bilimleri en fazla yeteneğe ihtiyaç duyulan sektörler oluyor.
Yeteneği Çeken Ekonomisini Hızlı Büyütür
Dünyadaki yetenek açığına bakacak olursak Avrupa Birliği’nin lokomotifi olarak görülen Almanya, Japonya’nın ardından nitelikli işçiye ihtiyaç duyan ikinci ülke olarak karşımıza çıkıyor. Almanya, nitelikli iş gücünü ülkeye çekebilmek için son birkaç yılda iki önemli yasal düzenleme yaptı.
Bunlardan biri bürokrasiyi azaltması beklenen Nitelikli İşgücü Yasası, diğeri ise vatandaşlığa geçiş süresini kısaltan ve çifte vatandaşlığı mümkün kılan yeni vatandaşlık yasası.
Almanya Federal Çalışma Ajansı, Almanya’nın mevcut standartlarını koruyabilmesi için her yıl 400 bin kalifiye elemana ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.
Alper Üçok da kalifiye işgücünü ülkesine çeken devletlerin ekonomisinin de daha hızlı bir şekilde büyütebileceğini söylüyor.
Nitelikli göçmenleri ülkeye çekmenin büyük bir rekabet alanı haline geldiğini söyleyen Alper Üçok, Türkiye’nin nitelikli işçi konusunda ikili bir sorun yaşadığını belirtiyor. Üçok, dünyadaki gelişmiş ülkelerin kendi yeteneklerini ellerinde tutabildiğini, açığını ise başka ülkelerden kapatmaya çalıştığını; Türkiye’nin ise hem yetenek açığı yaşadığını hem de yetiştirdiği yetenekleri ülkede tutma konusunda sorun yaşadığını söyledi.
Alper Üçok, yetenek açığının Türkiye’nin büyümesinin önündeki engellerden biri olduğunu da vurguladı: “Sadece doktorlar ve mühendisler konusu kamuoyunun gündeminde. Ama Türkiye'de teknisyenler, şoförler, inşaat ustaları ya da sanayide normal çalışan, belli bir kalifikasyona sahip normal işçi konusunda dahi belli alanlarda yetenek açığımız var ve bunu hızlı bir şekilde kapatmamız lazım. Türkiye'nin ekonomik büyümesinde önündeki en önemli engellerden bir tanesi. Yatırım yapamıyorsunuz. O fabrikada çalışacak, o fabrikada üretecek eleman bulamadığınız için fabrika, şirket büyüyemez. O yüzden ekonomin geneli de büyümüyor. O nedenle ekonomik büyümeyi de çok olumsuz etkisi oluyor.”