Mercer Marsh Benefits’in raporuna göre, işverenler yapay zekanın getirdiği dönüşümle rekabet ederken maaş artışları ve yan hak maliyetleri de yükseliyor. Yetenekli çalışanları elde tutmak için yeni stratejiler gerekiyor.

Yapay Zekanın Etkileri
Çalışanların bağlılığını artırmak için yan haklar artık stratejik bir unsur haline geldi. Kurumlar esnek yan hak paketleri sunarak yetenekleri elde tutmaya çalışıyor.
Öte yandan yapay zeka, iş dünyasında yetenek yönetimini dönüştürüyor. Artık yapay zekanın yetenek kazanımına etkileri giderek belirginleşiyor. Günümüz iş gücü, teknolojiyle uyum sağlamak zorunda. Yapay zeka beceri gelişimini zorunlu kılıyor ve çalışanların değişen ihtiyaçlara adapte olmasını da gerektiriyor.
Mercer Marsh Benefits Türkiye “Çalışan Riskleri 2024 Raporu”nun sonuçlarını açıkladı. Rapor yapay zekanın etkilerine dair çarpıcı veriler barındırıyor. Rapor sonuçlarına 8 Aralık 2024 tarihli marketingturkiye.com.tr sitesinin haberiyle özetle bakalım.
Yapay Zeka Doğru Yönetilmeli
8 bölgedeki 26 pazardan toplanan iki bin 283 insan kaynakları ve iki bin 292 risk uzmanının verilerine dayanarak, şirketlerin karşı karşıya olduğu beş temel çalışan risk trendine dair iç görüler sunan “MMB Çalışan Riskleri 2024 Raporu”na göre özellikle ücretlendirme ve ödüllendirme alanında işverenler maaşları yılda en az iki kez artırmak zorunda kalırken, sağlık sigortası ve diğer yan hak maliyetleri de yükselmeye devam ediyor.
En yetenekli ve eğitimli çalışanların büyük bir kısmı, daha düşük yaşam maliyetleri nedeniyle yurt dışına göç ediyor. Bu durum, ülke genelindeki insan kaynakları ve risk profesyonellerini dikkatle yönetilmesi gereken ciddi insan kaynağı riskleriyle karşı karşıya bırakıyor.
Pandemi Tehlikesi Büyük
Rapora göre; şirketler, dijital fırsatları benimseyerek ve işyerinde psikolojik, fiziksel güvenlik ile ruh sağlığı uygulamalarına önem vererek sağlık hizmetlerinin dönüşümüne katkıda bulunabilir. Araştırmanın Türkiye sonuçlarına göre; şirketlerin yüzde 58’i pandemilerin ve bulaşıcı hastalıkların şirketler üzerinde yıkıcı veya yüksek etki yaratabileceğini düşünüyor. Bu konuda küresel ortalama yüzde 56.
Ayrıca global ile paralel olacak şekilde Türkiye’de de her iki yöneticiden biri bu riskin önümüzdeki 1-2 yıl içinde ortaya çıkma olasılığını yüksek veya çok yüksek olarak değerlendirirken şirketlerin yüzde 43’ü sağlık sisteminin pandemi, doğal afet veya savaş gibi krizlerle başa çıkamayacağından endişe ediyor. Küreselde ise şirketlerin yüzde 42’si bu endişeyi taşıyor.
Sağlık ve Yan Hak Programları Sürekli Değişmeli
Enflasyonist baskılarla karşı karşıya kalan Türkiye’deki işverenler, özellikle sağlık sigortası maliyetlerindeki artış ve son iki ila üç yılda sigorta primlerinin yüzde 500’e varan oranda yükselmesi yüzünden önemli bir zorluk yaşıyor.
Yapay Zeka Endişe Uyandırıyor
Şirketlerin yüzde 44’ü, yapay zekanın yanlış yönetiminin kuruluşlar üzerinde yıkıcı veya yüksek bir etki yaratabileceğini düşünüyor. Küresel ortalamada ise şirketlerin yüzde 53’ü bu fikirde. Ayrıca yüzde 62’si, bu riskin önümüzdeki 1-2 yıl içinde gerçekleşme olasılığını yüksek veya çok yüksek görüyor. Küresel ortalama ise yüzde 54. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 36’sı, küreselde ise yüzde 38’i teknoloji yetenek ve becerilerine ulaşabilmek için daha yüksek ücret ve yan haklar sağlama baskısının yarattığı endişeyi dile getiriyor.
Yapay zekanın yanlış yönetimi konusunda şirketlerin yüzde 35’i müşteri hizmetleri ve çalışan etkileşimlerinde insan temasının ve kişiselleştirmenin azalmasından endişe duyuyor. Yalnızca yüzde 24’ü yapay zeka ve otomasyonun doğru kullanımı için çalışanların becerilerini etkin bir şekilde geliştiriyor. Küresel ortalama ise yüzde 27.
Yetenek, Liderlik ve İş Gücü Uygulamaları
Şirketlerin yalnızca yüzde 25’i yeteneklerin becerilere dayalı olarak kazanılıp geliştirilebileceği ve etkin bir şekilde kullanılabileceği bir iş gücü stratejisine sahip. Yüzde 43’ü mevcut stratejinin iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Yüzde 23’ü ise bunu önümüzdeki 1-2 yıl içinde uygulamayı planlıyor.
Etkili liderlik eksikliği konusunda, şirketlerin yüzde 42’si inovasyon yetersizliğinden ve kaçırılan büyüme fırsatlarından endişe duyuyor. Ayrıca yüzde 41’i olumsuz bir organizasyon kültürü, gergin ekip dinamikleri ve güvensizlikten kaygı duyuyor. Şirketlerin yüzde 35’i üst düzey liderlik vizyonu, stratejisi veya katılım eksikliği ile ilgili zorluklarla karşılaştıklarını belirtiyor.
Rapora göre; iklim olaylarının sağlık üzerindeki etkisi, yönetici ve çalışan ödülleri arasındaki eşitsizlikler de dahil olmak üzere çevresel ve sosyal riskler artık insan risk stratejilerinin bir parçası. Türkiye’de şirketlerin yüzde 49’u, yüksek enflasyon ve belirsiz ekonomik koşullarda çalışan maaş artışlarına yönelik beklentileri yönetme konusunda endişeli. Küresel ortalama ise yüzde 48.
Katılımcı şirketlerin yüzde 53’ü, iş kararları süreçlerinde insan kaynaklarının yer almamasının organizasyonları üzerinde yıkıcı veya büyük bir etki yaratabileceğini düşünüyor. Yüzde 50’si ise bu riskin önümüzdeki 1-2 yıl içinde gerçekleşme olasılığını yüksek veya çok yüksek olarak değerlendiriyor.
Şirketlerin Değişimi Planlaması Gerekiyor
Rapora göre; yan haklar maliyetlerini optimize etmek, kaliteden ödün vermek zorunda kalmak anlamına gelmiyor. Şirketlerin yüzde 45’i yetersiz yan haklar, politika ve ödül kararlarıyla ilgili olarak, ESG kriterleri de dahil olmak üzere çeşitli boyutlarda ödül ve yan hak tedarikçilerinin değerlendirilmesine yönelik paydaş beklentileri hakkında endişe duyuyor. Yüzde 45’i çalışanlar üzerindeki etkileri göz önüne almadan yan haklarla ilgili kararlar vermekten kaygılı.
Şirketlerin yalnızca yüzde 28’i ise yan haklar ve sigorta programlarının tasarımı, sunumu ve finansal kararları için etkili ve net bir yönetişim yaklaşımına sahip. Yüzde 40’ı mevcut yönetişim yaklaşımının iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Yüzde 20’si ise bunu önümüzdeki 1-2 yıl içinde uygulamayı planlıyor.