İyilik olmalı hayatlarımızda. İnsana, hayvana, doğaya iyilik. Kalben ve içten.
Kurumların sosyal sorumluluk projesi adı altında yaptığı harika çalışmalar var. Mesela Vestel bedensel ve zihinsel engellilerle ilgili çalışmalar yapıyor. Koç holding yürüttüğü pek çok projenin yanı sıra ”Ülkem İçin” projesiyle sosyal sorumluluk olgusunu yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Bilim İlaç’ın Türkiye’ye armağanı ise “Kariyerimin Kontrolü Bende” projesi ile gençlerin kariyer gelişimine destek olması. Her sektörde, bir çok kurumun alkışa değer sosyal sorumluluk çalışmaları var.
Biz Ne Yapıyoruz?
Peki birey olarak biz ne yapıyoruz? Fayda yaratıyor muyuz? O kurumun bir çalışanı olarak, sadece kurumun yaptığına sırtımızı mı dayıyoruz, yoksa bireysel katkımız oluyor mu?
Yardım etmeyi insan olmanın bir vergisi olarak görüyorum. Kaçımız veriyoruz bu vicdani vergiyi? Herkesin desteklediği bir ana derneği / vakfı olması gerektiğini düşünürüm. İhtiyaç olduğunda imkanları ölçüsünde diğer yerlerden gelen yardım taleplerini de görmezden gelmeden, belki en küçük para birimiyle veya biraz zaman ayırıp çalışmayla da olsa destek verilmeli.
İyilik Olmalı Hayatlarımızda
Misal birimiz LÖSEV için bir şeyler yapmalıyız, birimiz Haçiko için. Birimizin ana derneği TEMA vakfı olmalı, öbürümüzünki Omurilik Felçlileri Derneği. Birimiz Darülaceze’yi önde tutarken diğeri Anne Çocuk Eğitim Vakfı için koşturmalı. Birimiz Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği için bir şeyler yaparken, diğerimiz Altı Nokta Körler Derneği için yoğunlaşmalı.
Mutluluk saplantısı ile sürekli kendine bir şeyler almak, bir yerlere gitmek, gezmek arzusunda olanlar, bir de bu yolu denesin derim. En büyük mutluluk bir yaratılmışa olumlu dokunuşta bulunduğumuzda gelir. Mesela; maddi imkanı olmayan bir genci okutmak veya susuz bir köpeğe su vermek veya bir fidan dikmek ne büyük mutluluktur.
İyilik olmalı hayatlarımızda. İnsana, hayvana, doğaya iyilik. Kalben ve içten.
Yaşasın iyilik.